Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un Fethi

İstanbul’un Fethi

Bu kadar çok kuşatılmasına rağmen Fatih Sultan Mehmet’in kuşatmasına kadar geçen sürede kimse surları aşamamıştır. Müslümanların İstanbul’u kuşatmalarının temel nedeni ise peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e ait olan bir hadistendir.

İstanbul daha önce Emeviler, Abbasiler ve Osmanlı döneminde de fetih öncesinde pek çok kez kuşatılmış ancak bu kuşatmalar surlar aşılamadığı için başarısız olmuştur. Sultan Mehmed İstanbul’u kuşatma kararı aldığında oldukça gençti ama yanındaki akıl hocası Akşemseddin de bir o kadar görmüş geçirmiş bir şahsiyetti. Sultan Mehmed’e akıl hocalığı yaparak onu bu fetih konusunda desteklemişti. Sultan Mehmed İstanbul’u kuşatmadan evvel surların daha önceden yıkılamadığını bildiğinden daha güçlü toplar döktürmek için proje çizimleri yapmaktaydı.

Bu çizimlerin amacını yerine getirebilmesi için yerel halk kıyafetleriyle Bizans İmparatorluğun’dan surlara yakın yerde bir sığır derisi kadar yer istedi. Bu isteğini dalga geçerek kabul eden Bizans Hükümdarı, Sultan Mehmed’in sığır derisinden çok daha büyük bir alanı kullandığını öğrenince halk arasına karıştı ve Sultan Mehmed’in yanına vardı. Sultan Mehmed durumu anlayınca: ‘Siz bana bir sığır derisi kadar yer verdiniz ancak sığır derisini nasıl kullanacağımı söylemediniz.’ demiştir.

       Bu olaylar cereyan ederken Sultan Mehmed ‘şahi topu’ denen topların çizimini tamamlamıştır. 1451 yılında kuşatma hazırlıklarına başlayan Sultan Mehmed dedesi Sultan Bayezid Rumeli Hisarı’nı yaptırmıştır. Yürüyen merdivenleri inşa ettirmiş ve şahi toplarını döktürmüştür. Bu süreçte Bizans İmparatorluğu pek çok kez barış elçisi gönderse de Sultan Mehmed kabul etmemiştir. Hisar yapımı 1452 yılında tamamlanmış ve boğazların hakimiyeti bu sayede Türklere geçmiştir.

Bu yazıyı okuyabilirsiniz.

Metan Gazı İle Çalısan Raptor Motorları

Savaş hazırlıkları 1453 senesine kadar devam ettmiştir. Tarihler 6 Nisan 1453’ü gösterdiğinde kuşatma başlamıştır. Kuşatmanın çetin devam ettiği bu sürede Bizans İmparatoru boğazlardan da bir saldırı olmaması için boğazları gemilerle kapattı. İstanbul’un sadece karadan fethedilemeyeceğini anlayan Sultan Mehmed 22 Nisan 1453’te tarihe geçen bir karar verdi. Gemiler Haliç’e karadan yürütülerek indirilecekti. Binlerce kişinin kuvvetiyle bu karar yerine getirildi ve bu an tarihe geçti. Sultan Mehmed İstanbul’u fethetmeye kararlıydı ve bu kararlılığını hep şu cümleyle ifade ediyordu: ‘Ya ben İstanbul’u alacağım ya İstanbul beni.’ Devam eden mücadelelerde Bizanslıların savaş esnasında Rum Ateşi denen bir silah kullanmışlardır. Yürüyen merdivenlerden surlara tırmanmaya askerlerin üzerlerine bu sıvıyı dökerlerken bir yandan da Osmanlı topları surları delik deşik etmiştir.

Bizans’ın karşı koyma çabası devam etse de artık şehir düşmek üzeredir. Bir yandan surlardaki deliklerden içeri girmeye çalışan Türklerle mücadele ederlerken bir taraftan da yer altından tünel kazmakta olan Lağımcılarla uğraşmaya çalışmaktadırlar. Tarih 29 Mayıs 1453’ü gösterdiğinde Bizans’ın tüm bu direnişe dayanacak gücü kalmamıştır ve savaşı Osmanlı kazanmıştır. İstanbul fethedildikten sonra Sultan Mehmed yerel halka diledikleri din ile ve özgürce yaşayabilecekleri garantisini vererek canlarının, mallarının ve ırzlarının koruma altında olacağını söylemiştir. İstanbul’u fethettikten sonra Sultan Mehmed’e ‘fetheden, müjdelenen’ anlamında ‘Fatih’ unvanı verilmiştir.

Fetih gerçekleştikten hemen sonra şehrin onarımı için çaba sarf edilmiştir. Rum Ortodoks ve Ermeni Patrikhaneleri ve Yahudi hahambaşı gibi dini yerlerin bulunmasına izin verilerek bu patrikhanelerin başına patrik atanmıştır. Topkapı Sarayı’nın inşasına başlanmış ve Ayasofya Camii’ye çevrilerek ilk Cuma namazı burada kılınmıştır. Tüm bu gelişmelerin ardından İstanbul yeni başkent ilan edilmiştir.