Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Kültürün Geçmişle Bağlantısı Nedir?
Kültürün Geçmişle Bağlantısı Nedir?
Her toplumun kendine has yaşamsal değerleri bulunur. Toplumsal yaşam kültüründe çeşitli öncelikler yer alır. Toplumlar tarihler boyunca ahlak, namus, terbiye, gelenek, görenek, örf ve adet değerlerine göre yaşamına yön verir. Aslında bu kısır bir döngü gibidir. Tabularla çevrelenmiş bu döngü, toplumsal yaşam kültürünü tüm insanlara eşit şekilde dayatır. Yani insanlar hangi toplumun gelenekleriyle yaşıyorlarsa, orada yaşayan her birey aynı şeyi yaşamak zorunluluğunu taşır.
Bireylerin özgürlüğü evleriyle sınırlıdır. Dışarıdaki toplumsal yaşam kültürü, daha evvel adı konulmuş gelenek ve göreneklerle şekillenir. Doğruluğu veya yanlışlığı tartışılmaz ve zamanla da alışkanlık haline gelir. Genel Kültür kavramının geçmişle bağlantısı elbetteki vardır. Çünkü kültür faktörü öyle kendiliğinden oluşmaz. Fikir babaları vardır.
O fikir babaları vakti zamanında ne yaşamış, neye inanmış, neyi görmüş-geçirmişse, bir sonraki nesillere de tecrübelerini miras bırakmıştır. Miras bırakılan bu kültür; doğru da olsa, yanlış da olsa toplumun tamamı için aynı kural ve kaideleri zorunlu kılar.
İnsanlar Terbiye Edilir
Toplumsal yaşam kültürü çeşitli dayatmaları alışkanlık haline getirir. Örneğin; Büyüklerin önünde bacak bacak üstüne atmak ayıp karşılanır. Büyük saygısızlık olarak nitelendirilir. Yani toplum yaşam kültürünü; saygı, sevgi, ayıp, namus, ahlak anlayışlarını geçmişten devralınan mirasa göre şekillendirilir. Ha devralınan miras yaşanmış tecrübelerin bir sonucudur. Eğer toplumun büyük çoğunluğu bu yaşanmışlıkları doğru algılamış ve doğru olduğuna inanmışsa, edinilen tecrübeleri bir yaşam biçimi haline getirmekte bir bahis yoktur. Ama her tecrübeyi doğru kabul edip, doğrudan benimsemek tartışmaya açıktır.
Çünkü geçmişin koşullarıyla, bugünün yaşam koşulları arasında dağlar kadar fark var. Geçmişin doğrularıyla, bugünün doğruları ya da yaşanmışlıkları birbirinden çok farklıdır. Geçmişin sosyal ve ekonomik koşulları dönemin insanları için aynı orantıda olabilir. Ancak bugünkü koşullarda insanların önceliği yaşamak için gerekli materyalleri sağlayabilme gücüyle doğrudan alakalı. Artık insanlar kültür değerlerine göre değil, zamanın koşullarına göre yaşamaktadır. Buna terbiye olmak da dahildir.
Yorum Yaz