Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Mars Uydusunun Yüzeyi Neden Farklı?
Mars’ın Uydusunun İçi Neden Boş?
Gök bilimciler, gelecek 10 milyon yıl içinde Phobos’un gezegenle çarpışacağını tahmin ediyorlar. 10 milyon yıl her ne kadar kulağa çok fazla bir zamanmış gibi gelse de bu astronomik zamanda göz açıp kapamak gibi bir şey. Bilim adamlarına göre astronomik bir şeyin 10 milyon yıldan az zamanının kalması, onun Güneş Sistemi’nin oluşumundan kalan bir şey olmadığını ve daha yakın zamanda oluştuğunu gösterdiğini öne sürdüler. Bu düşünce de, bu şeyi daha erken nasıl elde edebilirsiniz sorusunun ortaya çıkmasına sebep oldu. 1958’de Rus bir fizikçi olan Yosuf Swarovski de aynı soruyu sormuştu.
Rus fizikçi, Phobos’un yörünge hızını hesapladığında çok çarpıcı şeyler bulmuştu. Uydu’nun hız değiştirdiğini keşfetti. Fakat keşifleri bununla sınırlı değildi. Bu inceleme ile Phobos’un içinin boş olduğu fikrini de ortaya attı. Bu fikir, NASA bilim adamlarını kışkırttı ve Mars’a yönelmelerine sebep oldu. Bu inceleme sayesinde bilim adamları, Mars’ın da içinin boş olup olmadığını araştırmaya yöneldi. Çünkü Phobos’un içinin boş olması demek, daha birçok olasılığı da beraberinde getirmekte. Eğer bu hipotez doğruysa öncelikle bu kesinlikle birinin Phobos’u oraya koyduğu anlamına gelir.
Ancak, içi boş bir uydu yapma fikrinin amacı soru işareti olarak kalıyor. Phobos’ta inceleme yapmak için yüzeyine iniş yapmak, bugüne kadar insanlığın başaramadığı büyük bir engel teşkil etmektedir. Phobos’a her bir şey göndermeye çalışıldığında bir engelle karşılaşılıyor. Bu da acaba bilerek mi engelleniyoruz komplosunun çıkmasına sebep oluyor.
Fakat gök bilimci Dr. JJ Kavelaars, Phobos’un yapay olduğuna ikna olmuş değil. Kavelaars, Phobos’un yüzeyine spektroskop ile bakıldığında Phobos’un gök taşları ile aynı şeyden yapılmış olduğunun görüldüğünü ileri sürüyor. Yani Phobos, doğal bir oluşum. Ona göre Phobos, temel olarak birçok kayadan ve gevşek bir şekilde arayı dolduran tozdan meydana geliyor. Yani kayalar arasında çok fazla boşluk var, bu yüzden Phobos’un yoğunluğu içindeki kayalara kıyasla çok düşük. NASA, milyarlarca yıl boyunca kütle çekiminin parçacıkları bir araya getirdiğine inanıyor. NASA’ya göre Phobos, büyük bir kaya yığını ve uzay istasyonu olması imkansız. Fakat bir bilim adamına göre bu, onu uzay istasyonuna çeviremeyeceğimiz anlamına gelmez. İlerleyen zamanlarda onu uzay istasyonumuza çevirme ihtimalimiz olduğunu öne sürüyor.
Mars’a henüz insan gönderememiş olsak da NASA’nın keşfi, oraya bir şeyin ya da birilerinin gittiğini öne sürüyor. Mars’a gönderdiğimizi uzay aracının ilk keşfettiği şey oradan uçarak uzaklaşan iki nesne olduğuydu. 8 milyon kilometre uzakta, Mars’ın yüzeyinde dolaşan UFO’lar olduğunu keşfettik. 6 Ağustos 2012’de uzay aracı Curiosity, Mars’ın yüzeyine iniş yaptı. Curiosity’nin kamerasını açtığımızda ise Mars’tan uçarak uzaklaşan iki nesne gördük ve aniden bütün dikkatler nesneler üzerinde toplandı.
Görüntülere göre sivri bulut şeklindeki şekiller ufukta yükselmekteydi.Ayrıca bulutun içinde parlak bir cisim, yüksek hızla hareket etmekteydi. Ve bütün bunlar bir teoriyi ortay çıkartıyor; bu UFO’lar, Mars’ın uydusu olan Phobos veya Dimos’un anlık görüntüsü olabilir. Ancak bilim insanı Dr. Bell bu teoriye ikna olmuyor. Ona göre bu görüntülerdeki cisimler Phobos ya da Dimos olacak kadar doğru yöne doğru hızda gitmiyor veya doğru parlaklıkta değiller. Ayrıca Curiosity’nin çektiği görüntüler birkaç fotoğraftan ibaretti ve hareketli görüntü değildi. Fakat bu görüntüler, belli aralıklarla çekilmiş seri görüntüler değildi. Çektiği fotoğrafların hepsi sabit görüntülerdi. Yani, görüntü boyunca bir cisim hareket ediyorsa bunun sonradan eklenmiş olması gerekiyor.
Profesyonel görüntü bilimcisi olan Marc D’Antalio’ya göre böyle bir görüntüyü, sonradan eklemeler yaparak oluşturmak oldukça kolay. Bütün bu iddiaları destekler nitelikte olan bir başka kanıtsa ufukta dalgalanmamasıydı. Bütün bunlar bu görüntünün sahte olduğu düşüncelerini desteklese de hiçbiri bulutun varlığını açıklamıyor. Bu görüntülerin, uzay aracının vincinin yere çarpması sonucu oluştuğunu öne sürenler olsa da bulut, gizemini hala koruyor.
Yorum Yaz