Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
O Uzay Gemisi Olabilir Mi?
Nasa Güneşin Etrafında Uzay Gemisi Mi Tespit Etti?
Bilim adamları, aracın topladığı görüntülerde şaşırtıcı şeyler keşfettiler. Bilim adamları, aracın çektiği bir fotoğrafta Güneş’in hemen yanında duran büyük bir nesneye dikkat kesildi. Nesnenin nerden geldiği bilinmiyordu ve şekli Dünya’daki hiçbir araca benzemiyordu. Fakat en ilginç kısmı, eriyip bozulmadan Güneş’e bu denli yakın durabilmesiydi.
Dr. Todd Hoeksema’ya göre bu nesne, Güneş’e bu kadar yakında durabildiğine göre bir gemi değildi, Güneş’in o kadar yakında hiçbir canlı hayatta kalamazdı. Hoeksema’ya göre fotoğraftaki bir nesne değildi çünkü hiçbir nesne bozulmadan Güneş’e o derece yakında duramazdı. Bu şey, alıcıya vuran kozmik bir ışındı. Uzayda çekilen görüntülerde hep böyle ışınlar olduğunu vurguladı ve çok daha büyük bir hasara neden olan bir parçacık olabileceğini de ekledi. Bu gizemli şey, eğer kozmik ışın değilse ve eğer bu bir gemi ise, Güneş’in bu denli yakınında kalabilmesi için insan teknolojisinin çok üzerinde bir teknoloji ile yapılması gerekli olduğu düşünüldü.
Bu nesne, aşırı sıcaklığa, radyasyona ( ki bu bütün canlı formları için ölümcül bir şeydir) dayanıklı olmalıydı. Bu, bizim anlayışımızın çok ötesinde fakat imkansız değildi. Ayrıca bu şey bir gezegenden katlarca kez büyüktü. Bilim adamları, böyle bir gemi yapabilmek için üst düzey teknolojiye sahip olmak gerektiğini düşündüler. Görüntüdeki bu şeyin ne olduğu, Güneş’e nasıl bu denli yakında durduğu, eğer bir gemi ise kimler tarafından yapıldığı gibi kavramlar halen gizemini korumaktadır. Uzay, birbirinden gizemli ve cevap veremediğimiz sorularla dolu karanlık bir boşluk… Her geçen gün gizemliliğine yenilerini eklemekte.
Bu derin gizemli karanlıkta bilim insanları, Mart 2012’de Dünya’nın yörüngesindeki bir Güneş Teloskobu’ndan şaşırtıcı bir görüntü gördüler.Bu görüntüye göre Güneş’in güneybatısında korkutucu bir ‘’şey’’ bulunmaktaydı. Bazı bilim adamları bu ‘’şey’’i Yıldız Savaşları’ndaki Ölüm Yıldızı’na benzettiler. Sıradan bir nesneye benzemediği kesindi. Bu görüntüde, gezegen büyüklüğünde sarmaşıklar vardı ve Karanlık Küre’yi Güneş’e bağlıyormuş gibi gözükmekteydi. Bu gelişme bağlantının, Kötü Küre’nin Güneş’in yanında tesadüfen olmamasıyla bir ilgisi olabileceği düşüncelerini körükledi. Dr. Bill Birnes, ortaya acaba uzay gemileri, Güneş’in yaktığı hidrojenleri emip yakıt ihlali yapıyor olabilir mi diye bir soru attı. Ona göre çekilen bu görüntü, olasılığı güçlendirmekteydi. Çünkü Güneş’in saniyede çıkardığı enerji, insanlığın tarihinde harcadığı enerjiden çok daha fazladır.
Ancak Güneş’in atmosferindeki 3 milyon derece ısısı, insan teknolojisini yok etmeye yeterlidir. Ancak bizim bunu başaramıyor olmamız, başka bir uzaylı ırkın bunu yapamayacağı anlamına gelmiyor. Bunu başarabilmek, uzay gemisinin buharlaşmamasını sağlayabilmek, çok ileri bir mühendislik gerektiriyor. Ayrıca bir yıldıza yaklaşıp yakıt toplayabilen bir Ölüm Yıldız’ı yapabilmek çok imkansız bir şey değil, sıcaklık kontrolü sağlandıktan sonra başarılabilir.
Her ne kadar bütün bunlar şaşırtıcı olsa da, NASA’nın bu cisim hakkında yapığı açıklama bütün bunlardan daha şaşırtıcıydı. NASA’ya göre bu Ölüm Yıldızı’na benzeyen bir provenans ve manyetik balondu. Cismin sarmaşığa benzeyen kısmı provenans yani Güneş’in atmosferine tutunan Hidrojen bulutlarıydı. Bu manyetik balon ayrıca Jüpiter büyüklüğündeydi ve sıcak plazma doluydu. Ancak bu küre, her an patlayabilme ihtimaline sahip.
Güneş’in kütle tahliyesi gibi patlamalarının olması, Dünya’daki yaşamı tehdit ediyor. Bu patlamalar, uzayda çok yüksek derecede enerji açığa çıkmasına sebep oluyor. Eğer bunlardan birisi Dünya’ya isabet edecek olursa korkunç bir yıkımın başlangıcı olabilir. Bunlar uyduları bozabilir, elektronikleri çalışamaz hale getirebilir, iletişim ağını etkileyebilir ve güç istasyonlarını etkileyebilir. Daha kötü bir senaryo olarak ise solar aktivitedeki büyük değişimler Dünya’yı buzul çağına sürükleyebilir. Ya da yeryüzünü boğucu ormanlar ile ya da yakıcı çöller ile kaplayabilir.
Yorum Yaz